ALİ YÜCEL YAZDI: SENDİKA MI? SENTRİKA MI?

Gündem 08.07.2024 - 18:24
 

ALİ YÜCEL YAZDI: SENDİKA MI? SENTRİKA MI?

ALİ YÜCEL YAZDI: SENDİKA MI? SENTRİKA MI?
İlk bakışta yazının başlığı tuhaf karşılanabilir! Kimileri; İllegal faaliyetlerde bulunmuş kişileri merkezlerinde kapalı kapılar ardında saklar. Kimileri; %5 Sendika barajının olduğu yıllarda, bundan dert yakınıp sendika barajının kaldırılmasından dem vurmuş, sendika barajı kaldırıldıktan sonra yıllar içinde üye sayıları milyona ulaşınca, dün haksızlık dedikleri sendika barajının tekrar getirilmesini savunur. Kimileri; Beş yıldızlı otellerde üyelerin aidatları ile eğitim toplantıları adı altında dansöz oynatır. Kimileri; Ülke genelinde 18 Mart’ta Çanakkale Şehitleri için hatimler okunurken, üyelerinin aidatlarıyla sıra geceleri tertip edip halay çeker. Kimileri; Saltanatlarının ömrünü uzatabilmek için her kongre dönemlerinde tüzük tadil kurnazlıklarına başvurur. Bunun sonucunda emekliliğe kadar uzanan 1-2-3-4.…. dönem devam eden saltanatlarını devam ettirirler. Kimileri; Arka bahçesi oldukları siyasi partilerin direktifleriyle Genel başkan dahil yöneticilerinin kimler olup olmayacağını belirler. Kimileri; Sendika mülkiyetindeki araçları Genel Başkan veya yöneticilerin yakınlarına uygun fiyatlarla ve vade farksız taksitli ödeme koşulları ile satar. Kimileri; Kongrelerde kendilerini desteklemeyenlere kongreyi kazanır kazanmaz disiplin sopalarını sallar. Kimileri; İki yıl önce yasalaşan ve yakın zamanda AYM tarafından iptal edilen %2 sendika barajını konusunda, düzenlemeyi yapanlara teşekkür edip iptalini isteyenleri ve iptal eden AYM’ni eleştirirken, bu düzenlemeye şiddetle karşı çıkan kimileri de bu düzenlemeyi yapanlara tek kelime eleştiride bulunamadıkları gibi iptaline vesile olanlara bir teşekkür dahi edemeyip sadece %2 sendika barajını savunan sendikaları eleştirmekle yetinir. Kimileri; Sendikalaşmadaki motivasyon araçlarından biri olan Toplu sözleşme ikramiyesini, sendikal ayrışmanın körüklenmesinin ve sendikal dayanışmanın sekteye uğratılmasının bir aracı haline getirirler. Kimileri; Sendikacılığı ve sendikalılığı bir aidiyet mecrası ve bir kurnazlık alanı olarak gördü. Kimileri; Kolay üye kaybetmemek için memurların üyelik ve istifa işlemlerinin e devlet üzerinden yapılmasına (Kamu ve özel sektör işçilerinin bu hakları varken) karşı çıkarlar. Kimileri; Mevki, makam, terfi, atama vb. vaatler, sürgün, disiplin vb. mobingler ile üye devşirirler. Kimileri; Genel başkanlarının nahoş bir durumda kontrollere takılması ile gündeme gelir. Kimileri; Bu aziz milletin kutsal değerlerine hakaret edenleri sahiplenip, onursuz yürüyüşlerde baş çekerler.  Kimileri; Kamu çalışanlarına %3.5 zam verilen dönemlerde kendi maaşlarına %100 zam yaparlar. Kimileri; 5 yıllık mazilerinde kayyumlarla, ihraçlarla, olağanüstü kongrelerle, kendi içlerinde adil olmamakla anılır. Kimileri; Adaletsiz sendikal yarışından nemalanıp sendikal özgürlüklerin önünde hep bariyer oldu. Kimileri; Rezidanslarla, lüks makam araçlarıyla, bir sır gibi sakladıkları dolgun maaşlarıyla gündem olurlar. Kimileri; Memurların Koruyucu giyim yardımı ve servis imkânlarının tasarrufa kurban edildiği, alım güçlerinin günden güne zayıfladığı günümüzde halen sendika barajını savunarak üyelerinin toplu sözleşme primi mağduru olduklarını söyleyerek kendilerini avutur. Kimileri; Üyelerin aidatlarıyla şu veya bu toplantıları vs. adı altında yurt dışında turlarlar. Kimileri; Sendikacılık yapmak yerine kendilerini yakın gördükleri siyasi partilerin arka bahçelerin müdavimleri olup kendi geleceklerini sağlama almaya çalışırlar. Kimileri; Toplu sözleşme masalarında atıp tutarlar, şunu aldık bunu kopardık diye hava atarlar aradan üç ay bile geçmeden sosyal medya üzerinden şunu istiyoruz bunu istiyoruz der dururlar. Kimileri; Sendikacı kisvesi altında kendini siyasete pazarlayıp sonra da vekil seçtirme gayretindedir. Kimileri; Grev hakkı, siyaset hakkı, ikramiye hakkı, yol ve yemek yardımı hakkı olmayan, hafta sonu tatillerinin yıllık izinlerinden sayılmamasını ve mülakat sınavlarının kaldırılmasını isteyen, emeklilikte de aile yardımının devam etmesini umut eden memurların onlarca talepleri ve beklentileri için çaba sarf etmek yerine, sadece kendi menfaatlerine olacağı için %’lik sendika barajları ve dayanışma aidatını yasalaştırmak için “4688 değişmeli” diye bağırırlar. Kimileri; Sendikacı olarak ne kadar maaş almakta olduklarını bir sır gibi saklayıp açıklayamazlar. Kamuoyunun ve üyelerinin tepkilerinden çekinirler. Kimileri; Her ne ad altında olursa olsun sendika üye aidatlarının devlet tarafından ödenmesi uygulamasına son verilmesine şiddetle karşı çıkarlar. Buraya kadar okuyunca birçoğunuzun  “Ah keşke hepsi bu kadarla kalsa!” diye iç geçireceğinizi tahmin edebiliyorum. Sahi! Tamamı kamu görevlisi olmasına rağmen Türkiye’de kaç tane profesyonel sendikacı, üyeleri gibi sendika aidatı vermektedir? Sahi! Ülkemizde sırtını bir siyasi partiye dayamamış olan kaç tane sendika sayabilirsiniz? Bu yazılanlar, kimi memur sendikaları ile ilgili hususlar olup işçi sendikaları (O cenahta da durumlar çokta farklı olmamakla birlikte) ile bir ilgisi bulunmamaktadır. Sahi! Söyler misiniz memurların haklarını gerçek anlamda savunabilen ve insanca bir emeklilik yaşabilmeleri için çaba gösterip emek sarf eden kaç tane sendika var? Her şeye rağmen kendilerini yukarıda sayılan olumsuzluklardan koruyan veya arındırmış olan sendikalar yoktur diyemeyiz. Dersek haksızlık etmiş oluruz. Ha palazlanınca onlarda değişir mi? Muhtemelen...  En başta ki soruya cevap ne olmalı?  Sendika mı? Sentrika mı?
ALİ YÜCEL YAZDI: SENDİKA MI? SENTRİKA MI?

İlk bakışta yazının başlığı tuhaf karşılanabilir!

Kimileri; İllegal faaliyetlerde bulunmuş kişileri merkezlerinde kapalı kapılar ardında saklar.

Kimileri; %5 Sendika barajının olduğu yıllarda, bundan dert yakınıp sendika barajının kaldırılmasından dem vurmuş, sendika barajı kaldırıldıktan sonra yıllar içinde üye sayıları milyona ulaşınca, dün haksızlık dedikleri sendika barajının tekrar getirilmesini savunur.

Kimileri; Beş yıldızlı otellerde üyelerin aidatları ile eğitim toplantıları adı altında dansöz oynatır.

Kimileri; Ülke genelinde 18 Mart’ta Çanakkale Şehitleri için hatimler okunurken, üyelerinin aidatlarıyla sıra geceleri tertip edip halay çeker.

Kimileri; Saltanatlarının ömrünü uzatabilmek için her kongre dönemlerinde tüzük tadil kurnazlıklarına başvurur. Bunun sonucunda emekliliğe kadar uzanan 1-2-3-4.…. dönem devam eden saltanatlarını devam ettirirler.

Kimileri; Arka bahçesi oldukları siyasi partilerin direktifleriyle Genel başkan dahil yöneticilerinin kimler olup olmayacağını belirler.

Kimileri; Sendika mülkiyetindeki araçları Genel Başkan veya yöneticilerin yakınlarına uygun fiyatlarla ve vade farksız taksitli ödeme koşulları ile satar.

Kimileri; Kongrelerde kendilerini desteklemeyenlere kongreyi kazanır kazanmaz disiplin sopalarını sallar.

Kimileri; İki yıl önce yasalaşan ve yakın zamanda AYM tarafından iptal edilen %2 sendika barajını konusunda, düzenlemeyi yapanlara teşekkür edip iptalini isteyenleri ve iptal eden AYM’ni eleştirirken, bu düzenlemeye şiddetle karşı çıkan kimileri de bu düzenlemeyi yapanlara tek kelime eleştiride bulunamadıkları gibi iptaline vesile olanlara bir teşekkür dahi edemeyip sadece %2 sendika barajını savunan sendikaları eleştirmekle yetinir.

Kimileri; Sendikalaşmadaki motivasyon araçlarından biri olan Toplu sözleşme ikramiyesini, sendikal ayrışmanın körüklenmesinin ve sendikal dayanışmanın sekteye uğratılmasının bir aracı haline getirirler.

Kimileri; Sendikacılığı ve sendikalılığı bir aidiyet mecrası ve bir kurnazlık alanı olarak gördü.

Kimileri; Kolay üye kaybetmemek için memurların üyelik ve istifa işlemlerinin e devlet üzerinden yapılmasına (Kamu ve özel sektör işçilerinin bu hakları varken) karşı çıkarlar.

Kimileri; Mevki, makam, terfi, atama vb. vaatler, sürgün, disiplin vb. mobingler ile üye devşirirler.

Kimileri; Genel başkanlarının nahoş bir durumda kontrollere takılması ile gündeme gelir.

Kimileri; Bu aziz milletin kutsal değerlerine hakaret edenleri sahiplenip, onursuz yürüyüşlerde baş çekerler. 

Kimileri; Kamu çalışanlarına %3.5 zam verilen dönemlerde kendi maaşlarına %100 zam yaparlar.

Kimileri; 5 yıllık mazilerinde kayyumlarla, ihraçlarla, olağanüstü kongrelerle, kendi içlerinde adil olmamakla anılır.

Kimileri; Adaletsiz sendikal yarışından nemalanıp sendikal özgürlüklerin önünde hep bariyer oldu.

Kimileri; Rezidanslarla, lüks makam araçlarıyla, bir sır gibi sakladıkları dolgun maaşlarıyla gündem olurlar.

Kimileri; Memurların Koruyucu giyim yardımı ve servis imkânlarının tasarrufa kurban edildiği, alım güçlerinin günden güne zayıfladığı günümüzde halen sendika barajını savunarak üyelerinin toplu sözleşme primi mağduru olduklarını söyleyerek kendilerini avutur.

Kimileri; Üyelerin aidatlarıyla şu veya bu toplantıları vs. adı altında yurt dışında turlarlar.

Kimileri; Sendikacılık yapmak yerine kendilerini yakın gördükleri siyasi partilerin arka bahçelerin müdavimleri olup kendi geleceklerini sağlama almaya çalışırlar.

Kimileri; Toplu sözleşme masalarında atıp tutarlar, şunu aldık bunu kopardık diye hava atarlar aradan üç ay bile geçmeden sosyal medya üzerinden şunu istiyoruz bunu istiyoruz der dururlar.

Kimileri; Sendikacı kisvesi altında kendini siyasete pazarlayıp sonra da vekil seçtirme gayretindedir.

Kimileri; Grev hakkı, siyaset hakkı, ikramiye hakkı, yol ve yemek yardımı hakkı olmayan, hafta sonu tatillerinin yıllık izinlerinden sayılmamasını ve mülakat sınavlarının kaldırılmasını isteyen, emeklilikte de aile yardımının devam etmesini umut eden memurların onlarca talepleri ve beklentileri için çaba sarf etmek yerine, sadece kendi menfaatlerine olacağı için %’lik sendika barajları ve dayanışma aidatını yasalaştırmak için “4688 değişmeli” diye bağırırlar.

Kimileri; Sendikacı olarak ne kadar maaş almakta olduklarını bir sır gibi saklayıp açıklayamazlar. Kamuoyunun ve üyelerinin tepkilerinden çekinirler.

Kimileri; Her ne ad altında olursa olsun sendika üye aidatlarının devlet tarafından ödenmesi uygulamasına son verilmesine şiddetle karşı çıkarlar.

Buraya kadar okuyunca birçoğunuzun  “Ah keşke hepsi bu kadarla kalsa!” diye iç geçireceğinizi tahmin edebiliyorum.

Sahi! Tamamı kamu görevlisi olmasına rağmen Türkiye’de kaç tane profesyonel sendikacı, üyeleri gibi sendika aidatı vermektedir?

Sahi! Ülkemizde sırtını bir siyasi partiye dayamamış olan kaç tane sendika sayabilirsiniz?

Bu yazılanlar, kimi memur sendikaları ile ilgili hususlar olup işçi sendikaları (O cenahta da durumlar çokta farklı olmamakla birlikte) ile bir ilgisi bulunmamaktadır.

Sahi! Söyler misiniz memurların haklarını gerçek anlamda savunabilen ve insanca bir emeklilik yaşabilmeleri için çaba gösterip emek sarf eden kaç tane sendika var?

Her şeye rağmen kendilerini yukarıda sayılan olumsuzluklardan koruyan veya arındırmış olan sendikalar yoktur diyemeyiz. Dersek haksızlık etmiş oluruz. Ha palazlanınca onlarda değişir mi? Muhtemelen... 

En başta ki soruya cevap ne olmalı? 

Sendika mı? Sentrika mı?

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve milletgazetesi27.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.