SANKO ÜNİVERSİTESİ AKADEMİSYENLERİ, GELECEĞİN ÜNİVERSİTELİLERİ İLE BİR ARAYA GELDİ
Rektör Prof. Dr. Güner Dağlı, etkinlikte yaptığı konuşmada geleceğin üniversitelilerine seslenerek “Hedeflerinize odaklanarak vazgeçmeden, sabır ve disiplinle çalışmak başarınızın anahtarı olacaktır” dedi.
“Sizler inandığınız hedefe ulaşmak için uzun soluklu bir çalışmanın ardından üniversite maratonunda son aşamaya geldiniz. Üniversiteyi kazanmak ve seçtiğiniz bölümde eğitime başlamak hayatınızdaki vereceğiniz en önemli kararlardan biridir” diyen Prof. Dr. Dağlı, bu yolun ömür boyu sürecek bir öğrenme yolu olduğuna vurgu yaptı.
Üniversitelerin mesleki yetkinlik yanında, insanların hayatlarının en güzel günlerini geçirecekleri, kişiliklerinin oturacağı, kişisel yeteneklerini keşfedeceği eğitim kurumları olduğunun altını çizen Prof. Dr. Dağlı, şunları kaydetti:
“Başöğretmenimiz, Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız’ sözünden aldığımız ilhamla, Cumhuriyetimizin neferleri olan siz gençlere yeni bilgiler aktarmak ve gelişiminize destek olmak için SANKO Üniversitesi olarak var gücümüzle çalışıyoruz. Kapılarımız sizlere daima açık. Sizleri mutlu edecek, ailelerinizi gururlandıracak sonuçlar almanız dileğiyle, sınavda hepinize başarılar diliyorum.”
SINAV KAYGISI VE YÖNETİMİ
SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Halil İbrahim Öztürk ise “Sınav Kaygısı ve Yönetimi” konulu sunum yaptı.
Sınav kaygısını, sınavlara hazırlık sürecinde, sınav sırasında ve sonrasında geniş bir yelpazedeki belirti ve bulguların farklı şiddetlerde kendini gösterdiği bir durum olarak açıklayan Dr. Öğr. Üyesi Öztürk, şöyle devam etti:
“Bir düzeye kadar olağan kabul edilen hatta çalışma motivasyonunu artırarak akademik başarıyı yükselten sınav kaygısı, problem düzeyine ulaştığında, öğrencileri belirgin düzeyde sıkıntıya sokan, performanslarını düşüren ve akademik hayatlarını olumsuz etkileyen önemli bir sorun haline gelmektedir.”
Problem düzeyindeki sınav kaygısının öğrencilerde bedensel, duygusal, bilişsel ve davranışsal bir dizi belirtiyle kendini gösterdiğini ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Öztürk, bunları şöyle özetledi:
“Çarpıntı, titreme, göğüste sıkışma hissi, bulantı, uyku sorunları gibi bedensel belirtiler, endişe, gerginlik, kızgınlık, çökkün hissetme gibi duygusal yansımalar, konsantrasyon güçlüğü, unutkanlık, öğrenmede ve bilgilerini kullanmada zorlanma gibi bilişsel belirtilerin yanında çalışmayı erteleme ve sınavlara girmeme gibi kaçınma davranışları görülebilmektedir.”
Sınav kaygısının ortaya çıkmasında, öğrencilerin sınava yükledikleri anlam, kendileri, diğer insanlar ve gelecek hakkındaki algılama ve yorumlama biçimleri, aile tutumları, ders çalışma ve zaman yönetim alışkanlıkları gibi değişkenlerin ön planda olduğunu anımsatan Dr. Öğr. Üyesi Öztürk, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Özellikle öğrencilerin sınavı yorumlama biçimlerinin, problem düzeyinde sınav kaygısında önemli rolü bulunmaktadır. Kaygı düzeyi normal sınırlarda olan öğrenciler, sınavları başarılarının test edileceği bir fırsat olarak değerlendirme eğilimindeyken, yüksek düzeyde sınav kaygısı yaşayan öğrenciler, sınavları bir tehdit olarak algılarlar ve sınavla ilgili durumlarda kendileriyle olumsuz bir diyalog içine girerler.
Yüksek düzeydeki sınav kaygısının yönetimi ve tedavisinde psikoterapi yöntemleri ön plana çıkmakla birlikte psikoterapiye ek olarak bazı durumlarda ilaç tedavileri de gerekebilmektedir.”
AKADEMİK BAŞARI VE BESLENME
“Akademik Başarı ve Beslenme” konulu sunum yapan Sağlık Bilimleri Fakültesi (SBF) Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Efsun Karabudak, sınava hazırlanan adayların sınav başarısını artırmak için beslenmelerinde nelere dikkat etmeleri gerektiği, sınav sabahı ve sınav sırasında hangi besinleri tüketebileceği ve hangi besinlerden kaçınılması gerektiği ile ilgili şu bilgileri paylaştı:
“Sınava odaklanmanız ve hastalıklardan kaçınmanız için dengeli beslenme ve sağlıklı bir yaşam tarzını benimseyin. Kan şekeri seviyenizde dalgalanmaların olması performansınızı olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle tabağınızda besin çeşitliliğine özen göstermeye ve öğün atlamamaya çalışın. Hamur tatlıları yerine sütlü tatlılar ve gereksiz yere şekerli atıştırmalık besinler tüketmeyin. Özellikle akşam öğününde çok yağlı, gaz yapıcı, sindirimi zor, susatacak, kızartma besinler yemeyin.”
Sınavdan önceki günlerde dışarıdan söylenecek yemeklerin sağlıklı, temiz ve güvenilir yerlerde hazırlanmış olmasının önemine işaret eden Prof. Dr. Karabudak, bozuk, şüpheli besinlerin besin zehirlenmelerine yol açabileceğini ve bu durumun 6-24 saat sonra ortaya çıkabileceğine dikkat çekti.
Besin zehirlenmelerinin en belirgin belirtilerini bulantı, baş dönmesi, kusma ve ishal olarak sıralayan Prof. Dr. Karabudak, bu durumun sınavı olumsuz etkileyebileceğini vurguladı.
Sıvı tüketiminin önemine de değinen Prof. Dr. Karabudak, “Günde 8-10 bardak sıvı tüketin. Gün içerisinde aşırı miktarlarda çay, kahve gibi içecekler tüketilmeyin. Mümkünse bitkisel çaylar, taze meyve suları tercih edin” önerilerinde bulundu.
SINAV GÜNÜ
Yeterince uyumamanın hafızayı olumsuz etkileyebileceğini ve yanıtları yavaşlatabileceğini anımsatan ve yatmadan en az dört saat önce çay, kahve, kola ve çikolata gibi kafein içeren yiyecek ve içeceklerden kaçınması uyarısında bulunan Prof. Dr. Karabudak, sınav günü kahvaltı ve sıvı tüketimine ilişkin şunları önerdi:
“Sınav günü mutlaka çok iyi bir kahvaltı yapın. Sabah yeteri kadar su için. Saat 7-7.30 gibi yapılan iyi bir kahvaltı sınav süresince kan şekerinin dengeli olmasına yardımcı olacaktır. Kahvaltıda çay yerine meyve suyunu tercih etmek vücudu daha zinde tutar.
Sabah kahvaltısı mutlaka proteinli besinler; bir yumurta (yumurtayı sahanda veya haşlanmış), yumurta kadar peynir, gaz yapmıyorsa bir bardak süt içermelidir.”
GELECEK SENİN! NEFES AL, HAREKET ET, HEDEFE ODAKLAN
SBF Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nevin Ergun da “Gelecek Senin! Nefes Al, Hareket Et, Hedefe Odaklan” konulu sunum yaptı.
Sınava hazırlanırken nefes egzersizleri ve yapılacak düşük seviyeli fiziksel aktivitelerin önemine değinen Prof. Dr. Ergun, insan vücudunun aktivite için şekillendirilmiş ve geliştirilmiş olduğunu anlattı.
“Sevgili öğrenciler, sınavlara hazırlandığınız dönem içerisinde motive olmak ve hayata gülümsemek amacıyla hareket etmenizi, aktif olmanızı ve egzersiz yapmanızı öneriyoruz” diyen Prof. Dr. Ergun öğrencilere önerilerini şöyle sıraladı:
“Öncelikle ihtiyaçlarınıza, zamanınıza, istekleriniz ve sevdiğiniz alanı belirlemelisiniz. Belirlediğiniz alana göre kendinize uygun bir seviyede başlayın, gerekirse profesyonel olarak egzersiz uzmanı bir fizyoterapistten yardım alın. Bu aktiviteler yürüyüş, aerobik, fitnes, köpeğiniz varsa günlük gezdirme, bisiklet sürme, ip atlama ya da odanızı temizleme gibi yapabileceğiniz fiziksel aktiviteler olabilir.
Ayrıca masa başında bir saat çalıştıktan sonra mutlaka 10 dakika bulunduğunuz yerde hareket edin, yürüyüş yapın. Bu sayede stresinizi azaltarak, enerjinizi artırabilir dolayısıyla daha pozitif ve daha sağlıklı bir süreç geçirebilirsiniz.”
Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü öğrencilerinden oluşan ekiple müzik eşliğinde katılımcılara egzersiz yaptıran Prof. Dr. Ergun, bu egzersizleri sınava hazırlanırken uygulayabileceklerini söyledi.
Sunuculuğunu SANKO Üniversitesi SBF Beslenme ve Diyetetik Bölümü 1’inci sınıf öğrencisi Ece Nida Kabakcı’nın yaptığı etkinliğe SANKO Üniversitesi Genel Sekreteri Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, eğitimciler ve öğrenciler katıldı.